İtikâfa girip ibadete kapananlar
12:46 | Yazan: M.Sami
Cenâb-ı Hak bir âyet-i kerîmede şöyle buyurur:

“İbrahim ve İsmail’e: Tavaf edenler, itikâfa girip ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için Evim’i temiz tutun, diye emretmiştik.” (Bakara, 125)

* * *

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyururlar:

“Kim Ramazan’da on gün itikâfa girerse, iki hac ve iki umre yapmış gibi olur.” (Taberânî, Kebîr, III, 128/2888; Beyhakî, Şuab, III, 425)

* * *

Ramazan’ın son on günü girince, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, kendini ibadete verir, geceleri ihyâ eder ve âilesini uyandırırdı. Vefat ettiği sene yirmi gün itikâf yaptı. (Buhârî, Leyletü’l-Kadr, 5; İ‘tikâf, 17; Müslim, İ’tikâf, 7; Ebû Dâvûd, Savm, 78)

Abdullah bin Abbâs -radıyallahü anh-, bir gün Efendimiz’in mescidinde itikâfta iken bir kimse yanına gelerek selâm verdi ve oturdu. İbn-i Abbâs -radıyallahü anh-:

“–Kardeşim, seni kederli ve mahzûn görüyorum” dedi ve konuşmaları şöyle devam etti:

“–Evet ey Rasûlullah’ın amca oğlu, kederliyim! Falan şahsın benim üzerimde hakkı var. Fakat şu kabrin sahibi (Allah Rasûlü) hakkı için söylüyorum ki borcumu ödeyemiyorum.”

“–Senin için onunla konuşayım mı?”

“–İstersen konuş.” İbn-i Abbâs -radıyallahü anh- ayakkabılarını giyerek mescidden çıktı. Adam ona:

“–İtikâfta olduğunu unuttun mu, niçin mescidden çıktın?” diye seslendi. İbn-i Abbâs -radıyallahü anh-:

“–Hayır, ben şu kabirde yatan ve henüz aramızdan yeni ayrılmış olan muhterem zâttan işittim ki, (bu esnâda gözlerinden yaşlar akıyordu):

“–Her kim, din kardeşinin bir ihtiyacını karşılamak için gayret eder ve o işi görürse, bu kendisi için on yıl itikâfta kalmaktan daha hayırlıdır. Hâlbuki bir kimse Allah rızâsı için bir gün itikâfa girse, Cenâb-ı Hak o kimse ile cehennem arasında üç hendek yaratır ki, her bir hendeğin arası, doğu ile batı arası kadar uzaktır.” (Beyhakî, Şuab, III, 424-425. Ayrıca bkz. Heysemî, VIII, 192)
Cenâb-ı Hak Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurur:

“Biz o (Kur’ân’ı) Kadir Gecesi indirdik. Kadir Gecesi nedir, bilir misin sen? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Rûh o gece Rab’lerinin izniyle her iş için iner de iner. O gece, tâ fecrin doğuşuna kadar tam bir esenlik ve selâmettir.” (Kadîr, 1-5)

* * *

Bir gün Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- ashâbına, İsrâiloğulları’ndan bir kişiyi anlatmıştı. (Şem’ûn-i Gâzî isimli) bu zât, bin ay Allah yolunda silâh kuşanarak cihâd etmiş, gecelerini de ibadetle geçirmişti. Müslümanlar hayretler içinde kalarak ona gıpta ettiler. Bunun üzerine Allah Tealâ, ümmet-i Muhammed’e olan lûtuf ve merhametini beyan etmek üzere Kadir Sûresi’ni indirdi. (Bkz. Vâhidî, s. 486)

* * *

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyururlar:

“Kadir Gecesi’ni, fazilet ve kudsiyetine inanarak ve sevâbını yalnız Allah’tan bekleyerek ibadet ve tâatle geçiren kimsenin geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Savm, 6; Müslim, Müsâfirîn, 173-176)

Hadis-i şeriflerde, Kadir Gecesi’nin Ramazan’ın son on gününde, son on günündeki tek gecelerde, yirmi dördüncü gecesinde, yirmi yedinci gecesinde, son yedi gecesinde olduğu haber verilmiştir.

Hz. Âişe -radıyallahü anha- der ki: Peygamber Efendimiz’e:

“–Ey Allah’ın Rasûlü! Kadir Gecesi’nin ne zaman olduğunu bilecek olursam, o gece nasıl dua edeyim?” diye sordum. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle cevap verdi:

“«Allah’ım! Sen çok affedicisin, kerimsin, affetmeyi seversin; beni affeyle!» diye dua et!” (Tirmizî, Deavât, 84/3513; İbn-i Mâce, Dua, 5)